Kalb ve vücûdun eş
Kalb ve vücûdun aynı anda namazda olması durumunda o namaz kılan müslümana yarar verir. Aksi durumda namazdaki hallerine gore mecâzen sınıflandırılan şu üç bireyin namazlarının makbul olmayacağı İslam alimlerince ifâde edilmiştir. Nitekim Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in, namaz kılan bir şahsın elleriyle sakalını karıştırdığını görünce:“ “Sizden biri namaza kalkınca tüm vücûdu hareket etmeyen kalsın! Yah-ûdîler benzer biçimde sallanıp durmasın. Çünkü vücûdun namazda hareket etmeyen durması, namazın tamam olduğundan bir parçadır. –Eğer bunun kalbinde huşû olsaydı, vücûdunun her uzv-unda hareket etmemezlik olurdu. (Tirmizî) buyurması,
buyurması, kalb ile vücûdun namazdaki müşterekliğinin zarûretini ifâde etmektedir. 1. Avcı : Burada avcıdan maksad, gözleriyle namaz esnâsında çevresi kolaçan eden ve diğer uzu-vlarıyla diğer işlerde, amel-i kesîrde tespit edilen birey. 2. Hamal : Hamaldan maksad, darlandığı hâlde Abdest tazelemeden namaz kılan kişi. 3. Tüccâr : Tüccardan maksad, namaz esnâsında zihin ve kalbini dünyâ ticâretinden çekmeyen kişidir Bu insanlar “yasak savar” cinsinden namaz kılmış olurlar ki, bu hâl, Allâh indinde aslâ makbûl değildir. Namazda yedi şey şeyt-andandır (yâni şeyt-anın sevdiği hususlardandır): Burun kanaması, uyuklamak, vesvese, esnemek, kaşınmak, sağa-sola bakmak ve rastgele bir şey ile oynamak…” (Tirmizî)
Üsteki Resimden öteki Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.