En Komik buydu
Gelin ve kaynana dulmuş.
Ve bunlara aşık olan birde baba oğul varmış.
Baba oğul “nasıl yapsakda bunları ayartsak” diye düşünüp dururlarmış.
Birgün gelin kaynana pazara çıkarken baba oğulda bir kurnazlık yapmaya karar vermişler.
Baba oğul evlerinin önünde ağlıyorlarmış.
Gelin kaynana bunlara sormuş:
-“Derdiniz nedir niye ağlıyorsunuz?”
-“Nasıl ağlamayalım içerde cenazemiz var” demişler.
Gelin kaynana birde biz bakalım diye içeri girmişler.
Baba oğul da fırsat bu fırsat diyip gelin kaynanayla beraber olmuşlar.
Gelin dışarı çıkınca kaynanasına:
-“Ya anne biz şimdi milletin yüzüne nasıl bakcaz” demiş.
Kaynana:
-“Valla seni bilmem kızım da; ben bu cenazenin yedisine de gelirim, kırkına da gelirim, elli ikisine de gelirim.”
BONUS FIKRA 2 – Karagümrüklü Bilet Atmaz!
Otobüs şöförü yola çıkar. Sorunsuz bir şekilde bir duraktan diğerine ilerler. Derken; durağın birinde iri yarı, güçlü kuvvetli ve oldukça tehlikeli görünüşe sahip bir adam otobüse biner. Şöföre sert bir bakış fırlatır ve, “Karagümrüklü bilet atmaz.” diyerek arkadaki bir koltuğa geçer ve oturur.
Ertesi gün, ondan sonraki gün ve hergün aynı şey tekrar olur. Bu durum otobüs şoföründe kompleks oluşturmaya başlar. Hat değiştirme dilekçesi de red edilince son çare olarak bir jimnastik kursuna yazılır. Artık kendine güveni gelen iyi bir dövüş ustası haline gelmiştir.
Ertesi günü tekrar otobüsüyle yola çıkar. Uzaktan, Karagümrüklü’nün durakta beklediğini görür otobüsün kapısını açar. Karagümrüklü otobüse biner, şöföre sert bir bakış fırlatır ve, “Karagümrüklü bilet atmaz.” diyerek ilerleyecekken tam o sırada, sıkı bir kavgaya hazır olan şöför birden koluna yapışır:
– “Neden atmıyormuşsun?”
Şöföre şaşkınlıkla bakan adam şöyle der:
– “Karagümrüklü’nün mavi kartı var.”
BONUS FIKRA 3 – Hayırseverlik
Şehrin hayırsever vakıflarından birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler.
Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu.
– “Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 dolar, ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat bir süre düşündü, sonra:
– “Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi?”
Görevli utandı:
– “Şey… hayır.”
– “Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu?”
Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye çalışırken avukat onun sözünü kesti:
– “Ya da kızkardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti sadece,
– “Hayır, hiç bir bilgim yoktu …” diye mırıldanabildi.
Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
– “Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim?” Kaynak : estetikdoktorlari.net